- taşıt yolu
- carriageway
İngilizce Sözlük Türkçe. 2010.
İngilizce Sözlük Türkçe. 2010.
araç — is., cı 1) Bir iş yapmakta veya sonuçlandırmakta, gücünden yararlanılan nesne 2) Kişiler veya nesneler arasında bağlantı sağlayan şey, vasıta Dil, anlaşmayı sağlayan bir araçtır. 3) Taşıt Taşıt araçlarına hiç binmez, yaz kış asker postalları ile… … Çağatay Osmanlı Sözlük
açık — sf., ğı 1) Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik. R. N. Güntekin 2) Engelsiz Açık yol. 3) Örtüsüz, çıplak Açık baş. 4) Boş Kâğıtta açık yer kalmadı. 5) Görevlisi olmayan, boş (iş, görev) … Çağatay Osmanlı Sözlük
kilometrelerce — sf. Mesafece uzun süren Taşıt araçlarına hiç binmez, yaz kış asker postalları ile kilometrelerce yolu yürürdü. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
metro — is., Fr. métro 1) Büyükşehirlerde semtler arasında işleyen yer altı demir yolu hattı 2) Bu hatta çalışan taşıt … Çağatay Osmanlı Sözlük
vasıta — is., Ar. vāsiṭa 1) Araç Millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek millî ülkümüzdür. Atatürk 2) Aracı Geçim bakımından da aynı yolu tutanlar vardır; memur kayırmak, mümkünse vasıta olmak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yollu — sf. 1) Yolu herhangi bir nitelikte olan Bozuk yollu bir mahalle. 2) Çizgili Sandığın altında, mor yollu beyaz bir iplik çul seriliydi. O. Kemal 3) Hızlı giden (taşıt) Yollu gemi. 4) mec. Kuralına uygun Bu hiç de yollu bir iş değildi. 5) zf., mec … Çağatay Osmanlı Sözlük
yolsuz — sf. 1) Yolu olmayan Bu dik, sarp ve yolsuz dağları arabalar, katırlar ve otomobillerle aşacaksınız. F. R. Atay 2) Yavaş giden (taşıt) Bu gemi yolsuzdur. 3) mec. Kurallara aykırı, uygunsuz, yöntemsiz, düzensiz, yersiz, usulsüz, nizamsız Kaymakamın … Çağatay Osmanlı Sözlük